Friday 13 June 2008

Doktora Yeter-lilik Sınavı

Akademik kariyer yapmak isteyen herkesin...
Hayır, hayır, bu cümle olmadı. Çünkü doktora yeterlilik sınavına giren herkesin amacı akademik kariyer yapmak olmayabilir. Çalışmayı, üretmeyi, dünyadaki toplam bilgi bankasına yeni bir şeyler eklemeyi seviyor da olabilir bu kişi. Veya sadece askerliği uzatmak derdindedir. Böyle bir düşüncesi olanlar hemen askere gitsinler. Askerlik tecili için belki yüksek lisansa katlanılır ama, doktoranın stresine hayatta katlanılmaz.
Doktora yeterlilik sınavı, ders aşamasını geçen öğrencilerin teze başlamak için geçmeleri gereken bir sınav. Önce yazılı sınava giriliyor. Öğrenci eğer bu sınavı geçerse alanından hocaların (yeterince varlarsa) huzurunda sözlü sınava tabi tutuluyor. Bir çeşit meydan muharebesi (bu da bir hocamızın benzetmesidir) şeklinde sağanak soru yağmurundan geçiriliyor. Bu sınavdaki amaç, doktor adayı arkadaşımızın tek başına bilimsel bir çalışma ortaya koyacak altyapıya sahip olup olmadığını ölçmek. Aslında bir çeşit dayanıklılık testi. Bu test üç aşamadan oluşuyor: Deneyin birinci fazı sınava çalışma aşaması, sınav anı ikinci ve dozun azami düzeyde verildiği faz, üçüncü faz da sonucu bekleme aşaması. Aslında bu sınavdaki asıl amaç, doktor adayının normal bir insanın dayanabileceğinin üç-beş katı strese dayanıklılığını, tüm bu fazlardan sonra bile hala normal insan fonksiyonlarını devam ettirip ettiremediğini ölçmek. Eğer tüm bu gerginliğin sonunda bile hala normalse, akademik hayata hazır demektir. Türkiye’deki bilim yapma zorluğu, kimi fakültelerde yaşanan bilumum sıkıntılar (bilenler onay anlamında dertli dertli kafa salladılar eminim), akademisyenliğin getirdiği cüzi ekonomik getiri, bilim dalınızla ilgili olur olmaz herkesin medyada ahkâm kestiğini ve söylediklerinin çoğunun yanlış olduğunu görmek v.s… İşte artık tüm bu sıkıntılara göğüs germek için fizyolojiniz ve psikolojiniz hazır.
26 Mayıs Pazartesi benim de bu hayati teste girdiğim tarih. Nihayet bu zorlu aşamayı geçtim. Bu arada sakın “insanlar, devletler, şirketler hep pazarlıyorlar…” gibi bir cümleyi yeterlilikte kullanmayın. Prof. Dr. İsmail Kaya hocam jürideyse düzeltmek için epey bir manevra yapmak zorunda kalabilirsiniz.
Jürimde Prof. Dr. İsmail Kaya, Prof. Dr. Kemal Kurtuluş, Prof. Dr. M. Yaman Öztek, Doç. Dr. Ahmet Şekerkaya, Doç. Dr. Sema Kurtuluş ve Yrd. Doç. Dr. Cenk A. Yüksel hocalarım vardı. Tek tek tüm hocalarıma bana rağmen beni bu sınavdan geçirdikleri için teşekkür ediyorum. Yelkenler fora! Tez yolundan tez geçmek üzere tam yol ileri!..